SAÜ’de ‘Gerilimli Bir İlişkinin Hikayesi’ isimli konferans düzenlendi

SAÜ’de ‘Gerilimli Bir İlişkinin Hikayesi’ isimli konferans düzenlendi

Sakarya Üniversitesi (SAÜ) İlahiyat Fakültesi Felsefe ve Din Bilimleri Bölümü Seminerleri kapsamında “Kapitalizm ve Sosyal Bilimler: Gerilimli Bir İlişkinin Hikayesi” adlı konferans düzenlendi.

SAÜ İlahiyat Fakültesi Konferans Salonunda gerçekleştirilen konferansa Uludağ Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi İktisat Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Feridun Yılmaz konuşmacı olarak katıldı. İktisadın modern alanda ortaya çıkışının yeni olduğunu belirten Prof. Dr. Feridun Yılmaz, insanoğlunun ilk kez kendi ihtiyacı üzerine üretmeye ve kalabalıklar halinde şehirlerde yaşamaya başladığını söyledi.

“İktisatçılar kapitalizm kelimesinden bilinçli olarak uzak durmuştur”

Yüksek refahın oluşmaya başlamasıyla tüketim koşullarının bütün toplumsal yapıyı belirlediğine dikkat çeken Prof. Dr. Feridun Yılmaz, “19’uncu yüzyılın başıyla beraber üretilmiş olan yüksek refahın meselesi, sadece yüksek refahın varlığı değildir. Yüksek refah üretilirken oluşan toplumsal koşullanma, toplumsal hayatı belirleyecek hale gelmeye başlamıştır. İktisadın modern alanda ortaya çıkışı yenidir. Bu diğer sosyal bilimler için de geçerlidir. İktisat, doğa bilimlerine benzeme konusunda hevesi en güçlü bilim olmayı da sürdürecektir. Sosyal bilimler ortaya çıktığında felsefe fiilen ölmüştür aslında. Sosyal bilimler, sanayi devriminin bir ürünüdür. Doğal olarak sanayi devriminin ortaya çıkardığı iktisadi dünyayı tasvir etmek üzere yola çıkmıştır. İktisatçılar kapitalizm kelimesinden bilinçli olarak uzak durmuştur” dedi.

“Bilim, Batılı ve materyalisttir”

Sosyal bilimlerin de modernizm gibi materyalist olduğunu belirten Prof. Dr. Yılmaz, “Kapitalizmin temel ilke ve değerleri, bilim için de geçerlidir. Bu yüzden bilimin kurumsallaşması, ancak modernist bir dünya görüşüyle mümkün olmuştur. Bilim Batılıdır ve öncelikle de materyalisttir. Bu, Doğu’da gerçekleşen çalışmaların değersiz olduğu anlamına asla gelmemelidir. Ancak tanımı yapan otoritenin yanlılığı, ister istemez o otoriteye tabi olanlara bir imtiyaz sağlamaktadır. Pozitivist yönü, onu hem teolojiden hem de felsefeden kopartmış, ona dünyevi bir iktidar sağlamıştır. Böylece bilim, dinden, felsefeden bağımsız, pozitivizmin doğruları etrafında şekillenen, güçlü bir meşruiyet alanına sahip olmuştur” diye konuştu

Konferans Prof. Dr. Feridun Yılmaz’ın konuşmasının ardından soru-cevap bölümü ile devam etti.

Sosyal Medyada Paylaşın:

BİRDE BUNLARA BAKIN

Yorumlara Kapalıdır