İç Hastalıkları Uzmanı Dr. Lütfiye Derya İnal, saç dökülmelerinin kadınlarda ciddi kozmetik kaygı oluşturduğunu söyledi.
Sağlıklı, gür ve bakımlı saçlar eski Mısır’dan günümüze gelerek güzellik ve kadınsılığın bir sembolü olarak biliniyor. Tarihin her döneminde de pek çok farklı anlayışı, kültürel yapıyı ve statüyü temsil eden sağlıklı, gür ve bakımlı saçların dökülmeleri özellikle kadınlarda ciddi kozmetik kaygı oluşturuyor. VM Medical Park Kocaeli Hastanesi İç Hastalıkları Uzmanı Dr. Lütfiye Derya İnal, saç dökülmelerinin birçok farklı nedeninin olduğunu söyleyerek, konu ile ilgili önemli bilgiler verdi.
Normal bir insanda saçların yaklaşık yüzde 90’ı büyüme evsindeyken, yüzde 10’unun ise dinlenme evresinde olduğunu ve saçların dinlenme evresinde döküldüğünü ifade eden Dr. İnal, “Saçlar 2 ila 8 yıl süren aktif büyüme evresinden sonra 2-3 ay süren dinlenme evresine geçer. Normal bir insanda saçların yüzde 90-95’i büyüme evresindeyken, yüzde 5-10’u dinlenme evresindedir. Saçlar işte bu dinlenme evresinde dökülür. Bu dinamik döngü göz önüne alındığında belli miktarda saç dökülmesi normaldir. Bu şekilde günde 100-150 saç dökülür ve yerine yenisi çıkar. Yastığınızda banyoda tarağınızda normalde gördüğünüz dökülmeden daha fazla saç telini görüyorsanız ve bu dönem 2 ayı geçiyorsa saç dökülmeniz artmış demektir. Bu durum ‘Telogen Effluvium’ olarak adlandırılır. Bu dökülmelerin birçok nedeni vardır” dedi.
“Dökülme Ekim ayında fazla olabilir, korkmayın”
Dökülmelerin nedenlerini açıklayan İnal, “Gebelik sonrası ani hormonal değişimler nedeniyle birden saçların dökülmelerini postpartum saç dökülmesi olarak bilinir ve bir yandan doğum kiloları ile uğraşırken bir yandan da bir türlü şekil almayan, yeni çıkmış kısa kısa saçlarla uğraşırsınız. Temmuz ayı genel olarak saçların dinlenme evresine girdiği dönemdir. 2 ay içinde yani Eylül-Ekim gibi sonbahar aylarında saçlar daha fazla dökülür, bu dönemi ise mevsimsel olarak adlandırıyoruz. Yapraklarını döken ağaçlar misali biz de bu dönemde daha fazla saç dökeriz. Aile içinde ya da iş yerinde yaşanan yoğun emosyonel stres saç dökülmesinde artışa neden olmaktadır. Bunun dışında uzun süren ateşli hastalıklar ve ciddi ameliyatlar gibi metabolik stres durumlarında da saç dökülmesi artar. Demir eksikliği anemisi saç dökülmelerinde en sık gördüğümüz nedenlerden biridir. Bu nedenle saç dökülmesi olan bireylerin kanlarında hemogram, demir, demir bağlama kapasitesi ve ferritinin mutlaka bakılması gerekmektedir. Tam olarak kanıtlanmamış olsa da ferritin değerinin 40ng/ml üzerinde tutulması gerektiği kabul edilmektedir” diye konuştu.
“B7 vitamini eksikliğinde saçın yapı ve kalitesi bozulur”
Tiroid bezlerinin az veya çok çalışmasının da saç dökülmelerine neden olduğunu belirten İnal, “Saç dökülmesi olan bireylerin ilk değerlendirmede baktırmaları gereken bir diğer parametre de serbest T3, serbest T4 ve TSH’dur. Çinko eksikliği en sık emziren kadınlarda, yaşlılarda, alkol bağımlılarında görülür. En çok kırımızı et, istiridye, karides, kabak çekirdeğinde bulunur. Çinkonun fazlası kalsiyum, demir ve bakır emilimini bozacağı için günde 30 mg’dan fazla kullanılmaması gerekmektedir. ‘Vitamin H’ veya ’B7 vitamini’ olarak da bilinen biyotinin eksikliğinde saçın yapısı ve kalitesi bozulur. Düşüklüğü sıklıkla çiğ yumurta yiyen kişilerde görülür. Çiğ yumurta içinde bulunan avidin, biyotini bağlar. Pişen yumurtada avidin bozulur ve biyotin eksikliğine yol açmaz. Biyotin en çok süt, karaciğer, ceviz, badem, fındık ve ay çekirdeğinde bulunur. Çinko ve biyotin düzeyi normal olanlarda takviye vermek gereksizdir, saç dökülmesini azaltmaz. ’Lupus hastalığı’ da dediğimiz ‘Sistemik lupus eritematozis’ gibi bağ dokusu hastalıklarında da saç dökülmesi sıklıkla görülmektedir” şeklinde konuştu.
Zayıf olayım derken saçlarınızdan olmayın
Kalitesiz saç şekillendirici ürünlerin kullanılmaması gerektiğini vurgulayan Lütfiye Derya İnal, sözlerini şöyle sürdürdü: “Saç dokusunun yüzde 80’i keratin denilen proteinden oluşur. Bu nedenle protein eksikliklerinde, kilo kayıplarında, düşük kalorili diyetlerde (günlük 1000 kcal altındaki diyetler) sağlıklı saç dokusunun oluşması için gereken protein sağlanamaz. Saçlar cansızlaşır, matlaşır ve nihayetinde dökülür. Unutmayalım ki saç içerden beslenir. Amfetamin, bazı epilepsi ilaçları, yüksek A vitamini takviyeleri, varfarin, anti-tiroid ilaçları, beta-blokörler, kemoterapi ilaçları. İlaçlara bağlı dökülmeler kalıcı değildir. Tedavi bitiminden kısa bir süre sonra saçlar çıkmaya ve büyümeye devam eder. Saçlı deri hastalıkları ve bölgesel dökülmeler durumunda mutlaka dermatoloğunuz tarafından değerlendirilmeniz gerekmektedir. Dökülmeye neden olan saç ve cilt problemleri uygun tedaviyle ortadan kaldırılmalıdır. Saç şekillendirici ürünler mümkünse kullanılmamalı, eğer kullanılacaksa da kalitesiz ürünler satın alınmamalıdır. Kimyasal maddeler kullanılarak saç renginin açılması ve perma gibi işlemler saçın yıpranmasını ve dökülmesini hızlandırır. Saçlara yüksek ısılarda ve sık aralıklarla fön ve maşa yapılmamalıdır. Tarama da, saç dökülmelerine ve kopmalarına neden olmayacak şiddette olmalıdır.”