21 yıldır Serebral Palsi; yani beyin felciyle mücadele eden İzmirli Ezgi Sahillioğlu, dansla engelleri aşıyor, herkese ’hayat, her koşulda yaşamaya değer’ mesajı veriyor.
Prematüre bir bebek olarak bin 200 gram ağırlığında dünyaya gelen Yaşar Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü mezunu Ezgi Sahillioğlu’na, doğum sırasında beyninde hasar meydana geldiği anlaşılarak 2 yaşında Serebral Palsi; yani beyin felci teşhisi konuldu. Vücudun hareket ve duruşunda kalıcı bozukluğa yol açan rahatsızlık nedeniyle üç büyük ameliyat ve yıllarca fizik tedavisi gören Sahillioğlu, bu süreçte ailesinden büyük destek gördüğünü kaydetti. 3 yıl önce ise yoğun kas ağrıları yaşadığı bir dönemde başladığı zumba dansında büyük bir azimle ilerleyerek güzel işler çıkartan, hatta ünlü şarkıcı Shakira’nın dans eğitmeni Beto Perez ile aynı sahneye çıkmayı bile başaran Sahillioğlu, eğitmende oldu.
“Kendimi yıllar öncesine göre çok daha öz güvenli ve cesur hissediyorum” diyen İzmirli Ezgi Sahillioğlu, ’herkese ise hayat, her koşulda yaşamaya değer’ mesajı verdi.
Sahillioğlu, “6 yıl önce fizik tedavi sürecim tamamlandığı için ağrılarım tekrar nüksetmesin diye annemin ısrarları üzerine bir spor salonuna kayıt oldum. Orada gözüm sürekli zumba derslerine takılıyordu. Bir gün denemek için derse katıldım ama dersten ağlayarak çıktım. Ancak eğitmen beni ikna ederek derse bir zaman sonra tekrar girmemi sağladı. İlk başlarda elbette çok zordu ancak saatlerimi çalışmak için harcayınca sonunda iyi bir seviyeye gelebildim. Artık lisanslı zumba eğitmeniyim. Kendimi yıllar öncesine göre çok daha öz güvenli ve cesur hissediyorum” dedi.
Hikayesini anlatmak üzere Türkiye’nin önde gelen firmalarının yanı sıra çeşitli yardım kuruluşlarından davet alan Sahillioğlu, sosyal medya hesapları üzerinden yaptığı paylaşımlarla da dikkat çekiyor. Pek çok SP’li bireye ilham veren Sahillioğlu amacını ve hedeflerini şöyle anlattı:
“Özellikle son 2 yıldır birçok kuruluştan konuşmacı olarak davet aldım. Bir yandan da zumba ve Latin dans etkinliklerine katılmaya devam ediyorum. Davetlerde, genellikle çocukluğumdan başlayarak hayat hikayemi, yaşadığım zorlukları ve aktivitelerimi anlatıyorum. İnsanlara ‘ne olursa olsun hayatın yaşanmaya değer olduğu ve farklılıklara rağmen insanları olduğu gibi kabul etmemiz gerektiği’ mesajını vermeye çalışıyorum. Bu davetlerden sonra pek çok kişi benimle iletişim halinde oluyor. Sosyal medya hesabımı ise ilk başta günümüzden geri kalmamak adına açmıştım; fakat zaman geçtikçe daha çok kişiye ulaşmam gerektiğini düşündüm ve hesabımı herkese açık bir blog sayfasına dönüştürdüm. Bu süreçte birebir tanıştığım aileler ve kurduğum güzel dostluklar oldu. Onları her zaman dinliyorum, kimi zaman telefonda konuşuyoruz hatta birlikte doktora bile gidiyoruz. Aileler genellikle kafalarındaki soruları cevaplamamı ya da doktor tavsiyesi istiyorlar.”
Yeteneklerimizi görsünler mesajı
Yaşar Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümünden geçen yıl mezun olan genç kız, alanıyla ilgili yurt dışı bağlantılı bir firmada çalışmak isteğini de söyledi. SP ile ilgili ön yargıları nasıl yıkmamız gerektiğini de aktaran Sahillioğlu, son olarak şunları söyledi:
“Zumba aslında benim meslek haline getirdiğim hobim ve onu da Amerika gibi ülkelere taşımak ve sahne almak istiyorum. Zumbanın yaratıcısı Beto Perez ile Türkiye’de sahne alma fırsatı yakaladım ve yurt dışına gidip hikayemi kendisine anlatmak istiyorum; ayrıca Türkiye Salsa Şampiyonası’na katılmak da en büyük hayallerim arasında yer alıyor. Öte yanda yalnızca Türkiye’de değil yurt dışında da konuşmacı olarak yer almak istiyorum. TED Talks uluslararası konferansı ise günün birinde mutlaka ulaşmak istediğim bir nokta. Elbette mezun olduğum alanla ilgili olarak da çalışmalarım olacak. Kendimi daha da geliştirip yurt dışı bağlantılı bir firmada yer almak istiyorum. Buradan işverenlere de seslenmek isterim. İşverenler, insanları fiziksel özelliklerine göre değerlendirmek yerine onların yeteneklerine ve çalışma isteklerine öncelik vermeliler. Ailelerin ise çocukları için asla umutsuzluğa kapılmamalarını ve sabrederek mücadele etmeleri gerektiğini düşünüyorum. Bu süreci doğal görmelerini ve çocuklarını korumak adına onları dış dünyadan uzak tutmak yerine onları daha özgür ve öz güvenli yetiştirmelerini tavsiye ediyorum.”