Kadın Hastalıkları Doğum ve Tüp Bebek Uzmanı Prof.Dr. Bülent Berker, çiftlere tüp bebek tedavisine başladıklarında tedaviye başladıklarını ya da süreç hakkında bilgileri çok gerekmedikçe yakınlarına bile vermemelerini tavsiye etti. “Çünkü tüp bebek tedavisi eve canlı bebek götürünce anlam kazanıyor” diyen Berker,” Naif ve hassas olan çiftlere her daim bebeklerinin olmadığının hatırlatılması onların stresini artırıyor. Nasıl kilo ve sigara bebek sahibi olmayı engelleyici sebeplerse, stres bile tek başına bebeğin olmasını engelleyici bir faktördür” dedi.
Türkiye’de çocuk sahibi olmayan çiftlerin sayısının kesin olarak bilinemediğini belirten Prof.Dr. Berker, üreme yaş grubundaki çiftlerin yüzde 10-15’inin bebek sahibi olamadığını ve Türkiye’de bu rakamın 150-200 bin çifte denk geldiğini belirtti. Tedavi gören çiftlerin büyük bir kısmının çocuk sahibi olabileceğini ifade eden Prof.Dr. Berker, çiftler arasında çok az bir kısmın hiç çocuk sahibi olamayacağını söyleyerek şöyle konuştu: “Genellikle çiftlerin tıbbi yardım gördüklerinde çocuk sahibi olabileceklerini biliyoruz. Bunu kadının yaşına göre ayarlamak lazım. Normal adet gören, herhangi bir sıkıntısı olmayan 35 yaşın altındaki kadınlar bir yıl düzenli ilişkide bulunmaları halinde çocuk sahibi olamıyorlarsa, o zaman onların tıbbi bir yardım almaları lazım. Yaş 35’in üzerindeyse hiçbir sorun olmasa bile bebek için bekleme süresinin 6 ayı geçmemesi lazım. Bu 6 ay içerisinde çocuk sahibi olamamışlarsa o zaman doktora başvurmalarını öneriyoruz.”
Bebek sahibi olmak isteyen çiftler için pek çok tedavi yöntemi olduğuna dikkat çeken Prof.Dr. Berker, tüpte tıkanıklık, yumurtalık kisti, çikolata kisti ya da düzensiz yumurtlama gibi rahatsızlıklarda sağaltım yoluna gidildiğini ifade etti. Bazen izah edilemeyen sorunlar olabildiğini anlatan Berker, şöyle dedi: “Bütün tetkikler yapılıyor, sebep bulunamıyor. Burada ilk yaptığımız şey, eğer yumurtlama olmuyorsa, yumurtlatıcı bazı tabletleri kullanıyoruz. Buna rağmen hâla çocuk sahibi olamamışsa aşılama yöntemi dediğimiz erkek sperminin ana rahmine nakledilmesi işlemini yapıyoruz. Birkaç denemeyi bu şekilde geçirmiş ama sonuç elde edememişsek son yöntemimiz tüp bebek oluyor.” Uygulanan hiçbir yöntemin olumsuz sonucu olmadığını vurgulayan Prof. Dr. Berker, burada önemli olan noktanın bebeğe ulaşma süresini kısaltmak olduğunu belirterek, “Bazen bebek sahibi olma süresi uzadığı zaman çiftler hiç bebek sahibi olamayacakları yanlış hissiyatına kapılıp tedaviden uzak durabiliyor. Bu nedenle bazı çiftlerde direk tüp bebek yöntemine geçme durumumuz da olabiliyor” şekinde konuştu.
Bebek sahibi olmak isteyen çiftlere devletin maddi katkı sağladığını ifade eden Prof. Dr. Berker, bu desteğin 2 defa aşılama, 2 defa da tüp bebek tedavisinde olduğunu söyledi. Bu destekte bazı şartlar olduğunu belirten Berker, sözlerine şöyle devam etti: “Kadın yaşının 23’ü bitirip 24’ten gün almış olması ve 39’u bitirip 40’tan gün almamış olması şartı var. 24-39 yaş arası kadınlara uygulanıyor ve 3 yıllık evlilik şartı aranıyor. Devletin tüp bebeğe katkısı ilaçların yüzde 30’u kadardır.”
Psikolojik stres ve sebeplerin tedavide en çözülemeyen konu olduğunu dile getiren Prof. Dr. Berker, “Çiftlerin yakınlarının sözleri, onlara bakışı tedavi sürecini etkiliyor. Benim çiftlere tavsiyem, tedaviye başladıklarını ya da süreç hakkında bilgileri çok gerekmedikçe yakınlarına bile söylememeleri. Çünkü tüp bebek tedavisi eve canlı bebek götürünce anlam kazanıyor. Naif ve hassas olan çiftlere her daim bebeklerinin olmadığının hatırlatılması onların stresini artırıyor. Nasıl kilo ve sigara bebek sahibi olmayı engelleyici sebeplerse, stres bile tek başına bebeğin olmasını engelleyici bir faktördür” dedi.